24.08.2018

2. Renk Senfonisi / Sokak Lambası Sarısı



Bir takım yayınsal mevzuların arasından sesleniyorum. Tam da Barış Manço servisi gibi.. Duyuşsal serzenişler arıyorum. Hülasa yok. Öyle değil "Yok yok." Var bile olamamış bir vakaanın muhteviyatına münzevi olarak vakıf olabilmek için kendimi adamıştım adeta. Fakat 'başarısız' oldum. 

Ne bir ne pes yukarıda bir tek sokak lambası. Aydınlatıyor sokağımı. İyiliğin rengi şehre uzaktan bakan miyop gözlerimin gördüğü yaygın gelişimsel bir sokak lambası sarısı. Seni çok bekledim sokaklarda. Bir umut öldürdü beni. Kim olduğumu unutmuş durumdayım. 

Sarı saçlarını gönlüme bağladın mı. Sıkı bağla n'olur. Gözlerinin akı ile siyahını da unutma. Şimdi senin gözlerinin rengi siyah değil biliyorum. Ama olmuyor ve de aklım almıyor. Anılar yüreğime mesken tuttu. Hasılı içimden sökülme durumun yok fakat acısı var. 

İçinden çıkılmaz durumların içine pek girmezdim. Galiba güven çözecek bu sorunu. Şehrin sarı ışıklarının altında... 

Mükemmel ötesi bir imge sende vücut bulmuş. Bu kısım imkansızı bana veren sensin. Fakat benim ruhum özgür değil. Ruhumu özgür bırakmaya ihtiyacım var. Aslında sana ihtiyacım var. Seni almaya geliyorum. 

-Ben sinirleniyorum. Sinirlenince fırlatıyorum. 
+Fırlat..
-Ama kırılır. 
+Kırılsın.. 
-Yenisini kim alacak sen alacaksın. 
+Ben mi alacağım? 
-Tabi sen alacaksın. Babam alsın istiyorsan. 
+Yok ben alırım da sadece bir şeyi duymak istedim. 
.
.
.


Ali Koç