gamzeyimkiben

"Sadece tezgâhı temizlediğinden emin misin?" diye sordu. Soruyu bir anda duyunca afalladım. Çok da düşünmeden sağıma soluma baktım, hemen ardından ona baktım.
Sağ elinin işaret parmağı ile başparmağını küçük mavi fincanın kenarındaki yuvarlağın içinde birleştirmiş, ona yaptığım sütlü kahveyi yudumlamak üzere ağzına yaklaştırırken o badem gözleriyle bana bakıyordu. Evet, bana sormuştu. Bence çok anlamsız bir soruydu; çünkü sadece iki adım atarak ulaşabileceği kadar gözünün önündeydim. Sadece tezgâhı temizlediğimi o da görüyordu.
Belli belirsiz duyulan bir “Hüüp” sesinden sonra fincan ve tabağın buluşma sesini de duydum. Hemen ardından da “Heey sana diyorum.” dedi o badem gözlerini kocaman açarak. Ne söylediğimi benim bile anlamadığım birkaç kem küm kelimenin dudaklarımdan döküldüğünü duyunca yavaşça gülümseyerek arkasına yaslandı, o anaç bakışlarıyla bana bir andan daha uzun baktı. Dedi ki “Tezgâhın aynı noktasında gezdirdiğin o tel, kalbindeki lekeleri de temizleyebilir mi sence?”. O an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Nasıl anlamıştı o günü düşündüğümü. Hatta bu kez sadece düşünmekle kalmayıp hissettiğim o duyguyu içimden söküp atmaya çalıştığımı aptal bir bulaşık teli sayesinde mi anlamıştı. Gerçekten garip biriydi doğrusu. Garipti ama insana huzur veren bir duruşu vardı. Madem içimdekini görmüştü, birazcık da ben dökebilirim içimi diye düşündüm.
“Yok, temizlemez elbet. Peki, ne temizler sence bu içimdekini Gülbahar Abla?" dedim. “Kaç zamandır hissettiğim yetmez mi? İçimden çıksın gitsin istiyorum artık.”
Bir saniyeden kısa süren bir şaşkınlık gördüm gözlerinde. Benim kendimden beklemediğim gibi o da beklemiyordu sanırım içimi açmamı. Hiç bozuntuya vermeden toparladı, hafif bir öksürükle boğazını temizledi, fincanı eline aldı ve “Kelimeler” dedi ve ardından az öncekinden daha belirgin bir “Hüüp” sesi duyuldu. "Kelimeler mi?" diye geçirdim içimden. Daha önce konuştuğum bir konuydu bu kelimeler, ne işime yarayacaktı ki? Ama sesimi çıkarmadım, ben bir şey demesem de konuşmasını sürdüreceği belliydi, bekledim… 

(devam edecek...)



-gamzeyimkiben







Kayboluş Hikayesi.



   ♫♪

Bu sabah, yine göremedim kendimi aynada.

Sahi kendinizden bile kaybolduğunuz sabahlara siz de uyanıyorsunuz değil mi?

Genelde buz kesmiş hissederim parmaklarımı öyle sabahlarda, sizin elleriniz de üşür mü?
Yağmur yağmışsa suyu hissedemem, güneş parlaksa sıcağı hissedemem.
Yaz akşamlarının esintisini hissedemem eğer kaybolup gitmişsem.
Aynaya baktığımda görememişsem kendimi 2 dilim peynir koyarım kahvaltıya başka da bir şey yemem. Susuzluktan kurumuş olur dudaklarım da suyu bir türlü ağzıma değdiremem.

Kahvaltım bitene kadar pek düşünmem de sonrasında eksik hissetmeye başlarım. Gelse de konuşsak derim, bazen kendimi aramaya çıkarım.

Kalbiniz kırıldığında çok uzaklara koşmuyor musunuz yoksa siz, kaçmıyor musunuz kendinizden? Ve bir de yere düşen her parçanızın sesini duymaya nasıl tahammül ediyorsunuz?

Ben rüzgârı dinliyorum, hissedemiyorum ama dinliyorum.
Bazen masallarla bazen ninnilerle avutuyor rüzgâr beni.

Akşam, yok yok akşam değil gece hatta gece yarısı, bahçedeki küçük tabureye oturmuş olarak buluyorum kendimi; omuzları düşük, kaçmaktan yorulmuş, kırgın, solgun ama vazgeçmemiş… Sabah erkenden tekrar kaçacak olduğunda bile geceleri hep orada oluyor, malum sohbeti bekliyor. Öyle bir sohbet ki o göz göze gelmeden yüz yüze geliyoruz. Bazen tüm öfkeme katlanmak zorunda kalıyor bazense tüm hıçkırıklarımı bağrına basıyor, eskiden çok tartışırdık ama yıllardır tek kelime dahi etmiyor.

Siz de böyle sabahlara uyanıyorum demiştiniz değil mi? Şayet yaşamadıysanız bunun tarifi mümkün değil, ne yaparım bilemiyorum. Kendinden kaçmayı nasıl tasvir edebilirim ki hiç kendinden kaçmamış birine, aynada olmadığım anı, kendimden uzakta olmama rağmen attığım her çığlığı hissettiğimi nasıl tarif ederim? Ve en tehlikelisi gece yarısı kendimle karşılaştığımda asla göz göze gelemediğimi, o an sadece üzerimden dökülen alevleri görebildiğimi hangi kelimelerin koluna takıp da gönderebilirim bir başkasına.

Ah anlatamayacaklarım hakkında ne çok söz söyledim değil mi, en iyisi kalkıp güzel bir çay demleyeyim size. Sizi sessizliğe emanet ederim dinlenirken içersiniz, bahçedeki küçük tabure bütün gün boş nasıl olsa.



-gamzeyimkiben





Varmışım.





Peki, şimdi neyin zamanı? Hangi duygu üzerime dökülecek? Ben etrafımdaki ağaçlara dokunamadan, gelenleri göremeden, fısıltıları duyamadan hangi duygu beni sırılsıklam edecek?

Yoksa hissetmek değil de düşünmek zamanı mı şimdi? En tatlı anlarımı ve en derin acılarımı tekrar tekrar yaşamak zamanı mı? Yoksa hiç yaşamadıklarımdan mı?

 Belki de…

 İstiyorum ki midemde değil beynimin içinde kelebekler uçsun bu kez, arılar çiçek çiçek dolaşsın. Benim dünyam bir yudum toprak kokuyor, uçurumlarım ormanlar kadar yeşil. Gönlüm rengârenk bir kelebekse aklım da gökkuşağı benim, yok sayılmasın.

 Ben aslında varım!

 Güneşin çok da parlak doğmadığı bir sabah fark ettim bunu. Saçlarımı lüle lüle yapmak isteyince fark ettim. Sanıyordum ki ben sonu olmayan bir masalım; sanıyordum ki saat on iki olur ben yok olurum, sanıyordum ki kırmızı elmayı ısırır bayılırım, kayıplara karışır ruhum. Gözler bana bakıp gülümser, ben rüzgârdan derdim. Eller elimi sıkıp minnet eder, ben sevinçlerinden derdim. Çünkü göremezdi ki kimse beni, göremezdi ki kimse sonu olmayan bir masalı…

 Ama öyle değilmiş, başım da varmış benim sonum da. Kalbimde varmış aklım da. Ben güneşe bakmışım dünyaya gelir gelmez. Güneş gülümsemiş, hem ısınmış hem ısıtmış. Sonra denize bırakmış beni, deniz sarılmış sarmalamış. Güneşin çok parlak olduğu bir sabah martılar gelmiş, benim içimden bir parça almış doğduğunda bulutları gülümseten birinin kalbine bırakmış. Benim de sonum kayıp parçama ulaşmakmış.

 Bu sabah bulutları gülümseten adam işte sonun geldi, dedi bana. Öyle güçlüydü ki içimdeki renkler daha da parladı, öyle nahifti ki kokuma çiçekler de karıştı. Meğer masal olan ben değilmişim, benim sonummuş. Masallar güzel biter diye fısıldamıştı deniz, ben uyurken. Bu sabah hatırlayınca sonum güzel olsun istedim. Kayıp parçama doğru gitmeden önce saçlarımı lüle lüle yapmak istedim.

   ♫♪

-gamzeyimkiben