21.07.2018
Kim Ulan Bu Başkaları?
“Dağıttığın şeyleri toplamak için artık çok geç.”
Zehir gibi yakıcı, bıçak gibi keskin, kurşun gibi ağır bir cümle. Neyi dağıttığının da pek bir önemi yok aslında. Bu cümleyi kuran için artık çok geç nasıl olsa. Bitişi mi anlatıyor bu cümle? Pes etmeyi mi? Gözyaşını mı anlatıyor? Yoksa kanayan bir yarayı mı?
Derin bir yara. Ne kötü. Uyutmuyor. İçimde hiç kapanmayacak gibi duran bir boşluk. Basit bir cümle, bambaşka bir hayata sahip olma isteğiyle son bulan düşünceler silsilesi. Siz buna ne derseniz deyin: kabuğundan çıkamamak, yaşamı sorgulamak ya da varoluşsal sancılar… O boşluk en çok da geceleri, en çok da kötü geçen bir günün sonunda, elleri varmış gibi boğazımı sıkıyor. Karanlıkta baktığım yerde onun gözleri. Hiçbir ses yok sadece onun sesi: “Hayatın şimdikinden farklı olabilirdi. Korkmasaydın yaşamaktan. Var olmaktan.”
O ses benim düşmanım. Ama dost gibi davranıyor. Bana öğüt veriyormuş gibi oysa tek yaptığı acımasızca eleştirmek. Üstelik tarafsız da değil. Ben hangi taraftaysam o karşımda. Vicdan sağduyu gibi bir şey değil bu. Vicdan olsaydı hep doğruyu öğütlerdi. Başkalarının doğru olduğuna karar verdiği şeyleri. (Başkaları sanki düzenli aralıklarla komisyon oluşturup toplantı yapmışlar da karar vermişler… Şu doğru şu yanlış… Ne zaman onlara yaranmaya çalışsak bir şeyi beğendiremeyiz. Kötü bir patron gibi yeni işler çıkartırlar başımıza. Kim ulan bu başkaları? Kim verdi onlara bu yetkiyi?)
Başkaları komisyonunun kararlarına uymazsak ne oluyor? İçindeki sese geceye filan gerek kalmaz zaten dışarıda sesler susmaz. Her neyse. Başkalarını olabildiğince az duymak lazım da ben beni uyutmayan şeyi arıyorum bu gece. “Başkası” diyemeyeceğim biri bu kez kalbimi kıran.
“Dağıttığın şeyleri toplamak için artık çok geç” Her gün yatağını toplamaktan usanmayan bir anne söylüyor bu cümleyi. Ben vazgeçmişim, dışlamışım onu, öyle diyor. Hayır anne! Önce sen vazgeçtin. Ben kendi doğrularımla devam ettikçe sen beni dışladın. “Mutlu ol” diyen cümlenin alt yazısında “Benim gibi düşünmüyorsun, inşallah mutsuz olursun” geçiyor.
Usanmış demek ki toplamaktan. Hayat bu, ne denir ki. O büyük, benden çok bilir.
Arkamda desteğim yok, yalnızım. Ama ben biliyordum ki. Hiç istemediği bir şeye gönülsüz verdiği destekten ne olur ki? Varsın destek vermesin, ne fark eder? Neyse. Beni sevdiğini biliyorum anne. Sen başkaları değilsin. Aklımı bulandırdın yine… Gece uyutmuyor söylediklerin anne. Kendi hayatımı yaşadığım için ne zaman mutlu olacaksın? Ne olur mutlu ol be anne…
-Yorum Kale