15.04.2018

Ayrılış


Bu halin nedir, ey güzel cuşa mı geldin?
Yoksa ey kâfir, benle savaşa mı geldin?

Halin perişan, üstün başın harap olmuş.
Mutantan idin, yoksa telaşa mı geldin?

Bülbül gibi şakırdın, kuş gibi gezerdin.
Pervane oldun da şu âteşe mi geldin?

Her günün yaz idi, pek de bahtiyar idin.
O havaları bırakıp, kışa mı geldin?

Etrafın kalabalıktı, yoksa kaybolup
Bir başına hakiki yoldaşa mı geldin?

Medet umardın sen her bir hareketinden;
“Tövbe ettim” diye alayişe mi geldin?

Müstehzi bedenin derman bulmaz idi;
Fakiri kandırıp, ben ibişe mi geldin?

Güzelliğin ile canıma kastederdin;
Niyetin tamam oldu da, na'şa mı geldin?

Tövbekâr mı oldun? Geriye dönmez misin?
Alaya değilse, sitayişe mi geldin?

Nice çağırdım seni hiç mi hiç duymadın;
Mukbil’den son bir kez ayrılışa mı geldin?


-Mukbil Terzi