14.03.2018
Diz, Dip, Dün
Dizinin dibindeydim dün, sessiz sedasız uyandın yediyi on bir geçe. İlk sinirini, yeni doğan güneşin tavanına vurmasına karşı yaşadın, sırf sabah sabah kurduğun hayalleri izleyemediğin için. Sen o hışımla kalkınca kalorifere yasladım sırtımı, ayağının altından çekilmek seni rahatlatır diye düşündüm. Yüzünü yıkamak için içeri geçtiğin zaman çalar saatinle biraz muhabbet ettik. Uyandırmaya kıyamıyormuş. Hatta sen erken kalkınca sevinçten kendini bir dakika geriye alıyormuş bu durumu kutlamak için..
O sıra tekrar geldin odaya.
Damlalar yüzünden ayrılmamak için birbirini itiyordu, büyük hır gür çıkmış anlaşılan. Mutfağa yöneldiğini gördüm. Bir daha uğraşmamak için bolca yapıyordun yemeklerini. Sanki kitaplığın, üşengeçlikle alakalı kitaplarla doluymuş gibi. Öğün sonrası yuvarlak, samimi bir masada içiyorsun kahveni. Yere kadar olan pencerenden gördüğün manzara senden güzel değil, bil istedim.
Güneşe olan sinirinden müziğini açmayı unuttun bak yine. Şu kaloriferi de biraz kıs istersen. Önden sen, sırtımdan da kalorifer yeterince acımasız davranıyorsunuz sanki ısıtma konusunda.
Kime diyorum? Neden beni görmezden geliyorsun anlamış değilim.
Heeeeeeeyyy !
Yine tüm sakinliğinle karşılıyorsın çığlığımı. Böyle soğukkanlılıkla karşılamaların her seferinde ayrı hayranlık uyandırıyor nedense. Bak yine aynı şey oldu, kendimi kandırıyor gibi hissediyorum. Yine duymuyorsun değil mi söylediklerimi?
Neyse tüm günün evde geçti zaten, makineye attığın nevresimlerini unutma sakın. Kurutmaya at hatta, çabuk kurusun. Ben gidiyorum şimdi.
Hey!
Heeey!
Artık küçük notlar bırakmanın zamanı geldi buzdolabının üzerine. Bazı şeylerin farkına var istiyorum artık.
Bugün sabah beraber kahvaltı yaptık mesela, haberin olsun.
Her neyse... Plak iğnesini yerleştirmeye gidiyorum şimdi, sırf sen güneşe daha fazla kızıp da çatma kaşlarını diye...
Buyrun... ♪
-Ahmet Delice