15.02.2018

Kayıp


     Kendini çözemeyen bir insan, yeryüzündeki milyarlarca insanı nasıl çözebilir? Elbette çözemez. Zaten kendini çözse de diğer insanları çözemez. Benimki sadece safsata... Siz bana bakmayın.

     Kendinize bakın mesela. Nasılsınız? İyi misiniz? Teveccühünüz, evet ben de iyiyim. Fena değilim işte. Bal kabağından hallice... Böyle her zaman değil de, arada cevizle iyi gidiyorum. Ara sıra da tozlu centilmenle haşır neşir oluyorum. Bolca domestos döküyorum gördüğüm çukurlara. Ha pardon! Bir an kendimi anlatmaya koyuldum. Özür diliyorum. Yine de sanırım bu herkesi çözmek adına bir adım oldu. Eve dönerken herkes kendini anlatır ne de olsa. 

     Peki ne olmasa... Mesela insanlık olmasa. Cık! Yaşanmaz bu sefer de. Tek başına çekilmez bu yerkürenin derdi. Damlalar bile beraber intihar ederken yeryüzüne ben nasıl tekil bir şekilde düşünebilirim dünyayı. Düşünemem. O yüzden de ölümü düşünemiyorum. Bazen çok hüzünlü oluyoruz. Bir değil, milyon dünya verseniz gitmek istiyoruz. Sonra bir şimşek çakıyor. Damlaların dansı eşliğinde, toprağın altındaki o karanlık geceden, yüzümüze değecek olan soğuk su içimizi ürpertiyor. Üstelik yalnızken. Tekrar masanın başına geçiyoruz. Sandalye düetiyle, tüm dünyada kendimizi arıyoruz. Yazılanlarda da görünce mutlu oluyoruz. Sahi, kendimizden bir parça görür gibi olunca neden bu kadar benimsiyoruz. Muamma gibi, ama ne de olsa kendimizi arıyoruz. Görmüş gibi olmak da yeter.

     Yeter mi? Yetmiyor bana be. Rüyalarımda beynime geldiğini sandığım ses dalgalarıyla uyanıp, mutlu oluyorum ama biliyorum. Biliyorum Tanrım. Bir daha duyamayacağım o sesi. Sınav kağıdını da boş vermek istiyorum böyle olunca. Bunu da yapamıyorum. Kimliğim namüsait bir durumda. Neyse yukarıda yeterli açıklamayı yapmıştım Tanrım. Korkunun ecele bir faydası var.

     Fayda demişken. Fayda fayda. Bildiğin fayda. Hani deprem değil de, böyle yarar gibi... İnsanlıktan ses çıkmıyor. Sanırım insanlık öldü. Oğuz abim de güne getirmişti bu konuyu. İnsanlığa göre Oğuz abim öldü. Ah insanlık! Gerçekten ziyanda.

     Ziyan derken Zion'dan bahsetmeden geçemeyeceğim şimdi. Ah be Neo! Dur, dur bak geliyor. Ne o haller? İşin tüm ciddiyetini yitirdim yine. Trinity abla bitiriyorum az kaldı. Kusuruma bakmayın.

     Nerde kalmıştık efendim. Evet. Her zamanki gibi mor kelebekte kalmıştık. Eninde sonunda hep böyle oluyor zaten. Benim fiyakalı aynam o. Bir aynadan daha fazlası belki de. İnsan bakınca kırkını da görüyor, çocukluğunu da.

     Çocukluk ettik, vaktinizi aldık, affola. Yarın, bugün ve dün artık hep buradayım ama yine de söz yarından tezi yok, emniyete gideceğim. İhbar edeceğim kendimi: Kayıp Aranıyor!

-Delice7