Yerler kar ile kaplıydı. Sabahın erken saatlerinde çocuklar okula gidiyorlardı. Gitmesine gidiyorlardı da hava ayazdı. Keskin bir tipi vardı. Ayaz, keskin bir bıçak gibi insanların yüzünü kesiyordu. Ankara'nın ayazını bilirsiniz. Ağır betonların arasında ölümcül bir ayaz dolaşır. Şehir hantallaşmıştı. Adım atmak için adeta ilahi bir izin gerekiyordu.
Bunca derdin arasında birisi vardı derdi bambaşkaydı. Necdet! Asuman'ı bekliyordu.
Asuman nereye gitmesi gerektiğini biliyordu. Dedikodu kazanına düşmemek için ara sokaklara daldı. Yanında da kardeşi Neriman... Garibim ablasının çekiştirmelerine dayanamayıp o soğukta ablası ile beraber gidiyordu. Hasılı Necdet ile buluştular.
+ Ağır geliyor hayat. Ruhumu gasp ettiler.
- Özüne dön.. Ruhunu üfleyene..
+ İçimde bir sıkıntı...
- Her şeyin bir umudu vardır.
+ Vermezler seni bana.
- Kaçarım ben de o zaman.
.
.
.
-Ali Koç