Sabah uyanıp yaşamak denen illetin yaşattığı mahmurluğu
üzerimden atmaya gayret ettim. Eğer üzerimde kalacaksa da ona ben
hükmetmeliydim. Gidilecek bir okul, not tutulması gereken bir ders ve en
sonunda dönülmesi gereken bir kürkçü dükkanı gözümün önüne geldi. Kalktım
yerimde. Tabiki o muazzam duruşuyla sabah mahmurluğum da benimle birlikte işe
koyuldu. Gitmem gereken bir yer vardı ancak acelem yoktu. Sanki acelem de
varmış gibi hazırlanıp attım kendimi sokağa. Bir kaç adım sonra dolmuş durağı,
bir kaç dakika sonra okul, bir kaç merdiven sonra sınıf ve bir kaç kelime sonra
ders bitti. Yine bir yere yetişecek, sanki acelem varmış gibi hızlı adımlarla
dolmuş durağına iniverdim. Okul yokuş, ders tuhaf, hava bulanık ve bunların
orta yerinde dolmuş geldi.
Dolmuşlarda arka tarafta ücretini gönderemeyen, üstünü
alamayan kişi bendim bu gün. Kalabalığın içinden elimdeki bozukluğu elden ele
kaptana uzattım. Geminin kıç kısmında gibiydim adete. Çünkü bir kaptanımız
vardı ve her çukura düşmemizden dolayı sallanıyorduk. Benim bir şikayetim yoktu
ama midem çok hoşnut görünmüyordu. İnsanın organları ile arasında mecburiyet
dışında bir bağ olduğunu düşünmediğim için mecburen indim müsait bir yerde. Yol
boyunca dolmuş jargonunu eksiksiz kullanıp herkesi mutlu ettim.
İnip yürümeye başladığımda bu sefer ben gayet sakindim ancak
etrafımda herkes bir yere yetişmek istercesine koşuşturuyordu. Aralarından
sıyrılıp eve geldim. Artık acelem yoktu ama kapıyı açacak bir anahtarımda
yoktu. Bir çırpıda rica cümlemi kurup kapının açılmasını sağladım. Üzerimi
değiştirip, çamura batmış ayakkabılarımı temizleyip, birşeyler atıştırıp çıkmak
için muazzam bir niyet aldım. Bir çırpıda hepsini gerçekleştirip koşar adım
çıktım. Eş dost arkadaş önemli olduğu için gidip bir bardak çaylarını içip kendimi
nargile dumanına boğmaya karar verdim.
Nargile dumanının içinden yazıyorum bütün bunları. Olup
biteni anlama niyetindeyim. Herkesi değil ama bazı anları anlamakla
başlamalıyım işe. Acelem yok, yetişmek zorunda değilim hiçbir yere. Herşeyin
bir vakti muhakkak vardır. Bekleme devam, en dumanlı yerlerde, en acılı
duygularla birlikte.
-Kubilay Önlüel