15.01.2018

Günlük Güneşlik


Sabah uyanıp yaşamak denen illetin yaşattığı mahmurluğu üzerimden atmaya gayret ettim. Eğer üzerimde kalacaksa da ona ben hükmetmeliydim. Gidilecek bir okul, not tutulması gereken bir ders ve en sonunda dönülmesi gereken bir kürkçü dükkanı gözümün önüne geldi. Kalktım yerimde. Tabiki o muazzam duruşuyla sabah mahmurluğum da benimle birlikte işe koyuldu. Gitmem gereken bir yer vardı ancak acelem yoktu. Sanki acelem de varmış gibi hazırlanıp attım kendimi sokağa. Bir kaç adım sonra dolmuş durağı, bir kaç dakika sonra okul, bir kaç merdiven sonra sınıf ve bir kaç kelime sonra ders bitti. Yine bir yere yetişecek, sanki acelem varmış gibi hızlı adımlarla dolmuş durağına iniverdim. Okul yokuş, ders tuhaf, hava bulanık ve bunların orta yerinde dolmuş geldi.

Dolmuşlarda arka tarafta ücretini gönderemeyen, üstünü alamayan kişi bendim bu gün. Kalabalığın içinden elimdeki bozukluğu elden ele kaptana uzattım. Geminin kıç kısmında gibiydim adete. Çünkü bir kaptanımız vardı ve her çukura düşmemizden dolayı sallanıyorduk. Benim bir şikayetim yoktu ama midem çok hoşnut görünmüyordu. İnsanın organları ile arasında mecburiyet dışında bir bağ olduğunu düşünmediğim için mecburen indim müsait bir yerde. Yol boyunca dolmuş jargonunu eksiksiz kullanıp herkesi mutlu ettim.

İnip yürümeye başladığımda bu sefer ben gayet sakindim ancak etrafımda herkes bir yere yetişmek istercesine koşuşturuyordu. Aralarından sıyrılıp eve geldim. Artık acelem yoktu ama kapıyı açacak bir anahtarımda yoktu. Bir çırpıda rica cümlemi kurup kapının açılmasını sağladım. Üzerimi değiştirip, çamura batmış ayakkabılarımı temizleyip, birşeyler atıştırıp çıkmak için muazzam bir niyet aldım. Bir çırpıda hepsini gerçekleştirip koşar adım çıktım. Eş dost arkadaş önemli olduğu için gidip bir bardak çaylarını içip kendimi nargile dumanına boğmaya karar verdim.

Nargile dumanının içinden yazıyorum bütün bunları. Olup biteni anlama niyetindeyim. Herkesi değil ama bazı anları anlamakla başlamalıyım işe. Acelem yok, yetişmek zorunda değilim hiçbir yere. Herşeyin bir vakti muhakkak vardır. Bekleme devam, en dumanlı yerlerde, en acılı duygularla birlikte.



-Kubilay Önlüel